24 Ekim 2011 Pazartesi

BİTİRİLMEYEN İHANET









1992-1993 yılları arasında Çukurca ve Van’da bulundum.Görevim tim komutanlığıydı.Çukurca’da sınıra sıfır bir karakolda görev yaptım.Bir sürü karakol baskınına ve sınır ötesi operasyonlara şahit oldum , katıldım.



Aradan 18 yıl geçti. 13 yaşında bir oğlum var artık.Çok değil altı yedi yıl sonra askerlik olaca! Ve hala bu savaş …Ki bir de bu olayların başlangıcı 1984 yılını düşünürsek şuanda bazı şehit olan kardeşlerimizin daha doğmamış olduğunu biliriz.



Bana kimse martaval okumasın. Böyle savaş olmaz, bunun adı savaşta olamaz.Askeri zaafiyetlerden bahsediyorlar ..Gülmemek elde değil.Olsa bile bunca yıldır mı be kardeşim zaafiyet var bu orduda.Osman Pamukoğlu zamanında bu işlerin dibine kibrit suyu sıkılmamışmıydı.



Ayrıca tarihimizde biz bunun kat be kat daha beterlerini yaşayıp yedi düvele baş kaldırmamışmıydık..



Demem odur ki bu masalları geçmeli artık bu halk.Birazcık gözünü açmalı ve sorular somalı.Ben artık bu olayların ardından hangi manşetlerin atılcağını neler olacağını adım gibi bildiğim için midem bulanıyor.Balkonlara bayrak asmakla olmuyor işte tepkiler.



Büyük orodoğu projesinin ne olduğunu herkes bilmeli.Bu işin sorumluluğunu alanlar artık artık deşifre edilmeli.



Gerçeklerin illa tarihe bırakılıp bir güngün yüzüne çıkmasını beklemek gaflet olur.Geç olur.Bedeli ağır olur.


26 Eylül 2011 Pazartesi

Ali Ucar

Tam 16 yil oldu gormeyeli ...
Cok ozledim tabi, sesinu yuzunu kokunu ,alkol aldiginda burnunu tutup nefes almaya calismani ve hic eksik olmayan guler yuzunu...
Ne kadar guzel seyler ogretmissin de ben gec farketmisim...
Sadece fisiksel bedenini ozluyorum... ruhun ve huzurun hep yanimda!
En gucsuz anlarimda en mutlu anlarimda enerjinle yanimdasin.

Ogrettiklerin olmasa , daha mi uzun yasardim acaba ? Yada ogrettigin gibi degilde aksi yasayip yani zaman denen aldatmacanin icinde kaybolup uzun yasayip ama aslinda kisacik yasayip belki de hic yasamadan mi olseydim ?

Tabiki hayir Baba! Bazen hata yapsam da sasirsamda hersey senin anlattigin gibi cikiyor!

Hani bazen ben itiraz eder saatlerce tartisirdik, sende tum sabrinla ve hosgorunle o tanrisal tebessumunle icimde kopan firtinalara gunes gibi dogardin da ben yine de karanlik tarafima yenik duser gencligimin verdigi dik baslilikla inadim inat anlatir dururdum ve sen hala tum sicakligin ve isiginla parildardin ya galiba yeni yeni seni anliyorum! Bi de sen derdin ya olsun ben yine de anlatacagim belki 40 li yaslarinda anlarsin diye o zamanlar... Iste ben o zamanlar sabrina deli olur anlamazdim(anladigimi zanedip) Allahim yarabbim der offlar cekerdim.Sen yine tebesumle isigini yayardin.Bedenin oldu ama hala parliyorsun sicacik,umut dolu ve sevgiyle...

Sen iyi ki olmussun ben iyiki senin oglun olmusum ve sen iyiki o sabri ve isigi gostermissin!
Yoksa nice olurdu halim bu zalim dunyada!
Sayende anliyorum karanligi aydinligi! Ve sen derdin insanlar akli kadar mutlu olur diye ...
Anliyorum da sen nasil durdun O KARANLIKLA AYDINLIK ARASINDA onca yil...
Yoksa duramadinda o yuzden mi gittin 55 yasinda hi ?
Icki kadehlerinin sigara dumanlarinin icinde damarlarini tikayip kendini uyustururken isil isil parlayacagim diye bedeninden mi gectin onun gelip geciciliginde...
Hala cok soracagim sey var sana belki kendime! Ben etini kanini tasiyorum ama ruhun o kadar ozeldi ki hala yetisemiyorum ona....
Ama emin ol hala prirl piril parliyorsun her nerdeysen...

19 Ocak 2011 Çarşamba

Basit...

Sorun !Kimse yokken, en tek basinayken, yapayanliz kaldiginda!
Kalbinle bas basayken...
Herkez cekilip gittiginde...
Sorun sokakta en kalabalikta, en cezbedici , bastan cikarici , seytanla asik attigin yerlerde,

Kendinle yuzlesip, bu benim ve bu da benimdir diyebilmekte...
Ruhlarimizi , taaa derinlerimizdekini yuzlerimize takip dolasabilmekte...

En basit olabilmekte...

Salt kendin...

Hepsi bu...

17 Ocak 2011 Pazartesi

DÜNYA KARMAŞIK MI ? NEDEN ?

Bu Sude Kızmaz’ın ilk kitabı .İki adet A4 kağıdı ortadan kesilerek dört yaprak haline getirilmiş.Elde edilen dört yaprak bir kitap gibi yanlarından zımbalanmış.İlk sayfası tabiki kapak.

Sıra gelmiş bu sayfalara bir şey yazmaya…Bakın neler yazmış ? Kapaktan başlayalım:

1.Kitap

Dünya Karmaşık mı ?
Neden

Yazar : Sade Kızmaz
İmza
Tarih : 13.01.2011
Teşekkürler
Özel Yapım ( yanında kendi fotoğrafı var)
El Yapımı
8 yaşında yapılmıştır.
Yapılan ilk kitap
Bir aslan ve papağan resmi yapıştırılmış.

Kuraldışı

Kapak aynen böyle .Gelelim neler yazdığına:

İnsanın hayatı yaşaması için insanın önce iyi niyetli ve dürüst biri olması gerek.En önemlisi bazı insanlar böyle doğmuştur.İnsanlar doğarlar,yaşarlar,ölürler.Bu bitkilerin hayvanların ve insanların hayatıdır.Bu yaşam aslında gerçek değil.Bu öğrenme testi.Asıl yaşam 15 yaşında başlar.Sonra akıp gider.Yaşam bir kitabın başlayıp bitmesi gibidir. Her kezin hayata gelme sebebi vardır.Bazı kişiler “Bu dünyaya neden geldim. Ne sebeble yaşıyorum” diye söylenir. Ozaman bunu okusunlar.İnsan bu hayattan gideceğini duyarsa ağlar.Ama şunu unutmasınlar hep ” Hayattan gitmek istiyorum” derler o zaman onlar bişeye kızmışlardır.O zaman ben size bişey daha söyleyim.İnsan ölünce aslında hiç bir şey olmaz.
Ondan hep şu şekilde dua etmemiz lazım.”Allahım günahını yalanını afet ne olur.” Demeliyiz.Yarında onun yanına gideriz zaten.Onun için korkmaya gerek yoktur.Bazı insanlar hakkında kötü şeyler düşünürsek şu sözü kullanıcaz” İPTAL…” demeliyiz.Aklımıza hep iyi şeyler getirmeliyiz.İyi şeyler hem hayatımızı hem de düşüncelerimizi iyi bir yola sokar.Şimdi ata bindiğinizi düşünmeyin.Asıl onu düşündünüz dimi ? İşte sanki bu bir sihir.Bazı insanlar bu neyle uğraşmaz uğraşanlar ise şuanda büyük bir yol boyunca ilerliyor..Ama sanatı bırakanlar şelaleden düşüyor.Bazı insanlar yanlız yaşayamaz.Hep yanında birilerinin olmasını isterler.Ama hayat öyle değil.Hayat farklı bir biçimdir.
Bu biçim insanı doğru yola sürükler.Ağabeyiniz, yada ablanız varsa yada ikiside varsa şanslısınızdır.İkiside yoksa hayat hem sıkıcı hemde üzücü olur.İnsan yanlızlıktan nefret eder.Bazen heryere kendiniz gitmek istersiniz.Tabi bu genellikle 12 yaşında başlar.Her şeyi bir yana bırakırsak yanlızlınızı fark etmiş olursunuz. Bu da sizi feci biçimde uzer.Ama kendinizi kendiniz üzersiniz.Hiç bir insanı biri üzemez.12 yaşına kadar ya da 10 yaşına kadaranneye yada babaya balı kalır.Tabi bu geçer.13 yada daha erken yaşlarda geçebilir.İnsanlar düz yürüdüğünü sanarlar ya aslında yanlış biliyorlar.Biz farketmeyiz ama aslında yuvarlak yürüyoruz.Yıldızlar sıcak değil soğuktur.Güneş sıcak ama dokunduğunda iki dakika geçmeden ya yanarsın yada hemen ölürsün.ama büyük ihtimal ölmüş oluruz.Ya da başka bir şey olur.


8 yasinda biraz ilginc degil mi ?

3 Ocak 2011 Pazartesi

RUH İKİZİ

‘’Başta insanlar erkek ve kadın aynı bedende var olmak suretiyle yaratılmışlardı.Her bedenin dört kolu ve dört bacağı vardı.Bedenleri yuvarlaktı ve yuvarlanıp duruyorlardı,kendilerini elleri ve ayaklarıyla haraket ettiriyorlardı.Zaman geçtikçe tanrılara karşı saygısızlık yapmaya başladılar.Kurban sunmayı bıraktılar ve hatta yuvarlanarak Olimpos Dağı’na çıkıp tanrılara saldırarak onları tahtlarından indirmekle tehdit etmeye başladılar.Tanrılardan biri hepsini öldürelim,’bizim için tehlikeliler!’ dedi.

Bir diğeri, ‘Hayır , benim daha iyi bir fikrim var.Bedenlerini ikiye bölelim,böylece sadece iki kolları ve iki bacakları olur.Yuvarlak olmazlar ve yuvarlanamazlar.Sayıları iki katına çıkacağı için bize şimdikinin iki katı kurban sunarlar.En önemlisi de her biri diğer yarısını aramakla o kadar meşgul olur ki bizi rahatsız edecek vakit bulamazlar,dedi.’

İkinci tanrı bilge olandı.Onun fikri işe yaradı.Her yarım insane,erkek veya kadın, diğer yarısını ,’ruh eşini’ aramaya öylesine daldı ki, diğer her şey bir kenara bırakıldı’’

Yunan Filozofu Eflatun

Ruh ikizini arayanlar , devam edin yoksa hep eksik kalacaksınız!
Ey bulanlar ! Kıymetini bilin…

29 Aralık 2010 Çarşamba

Cok Zaman Oldu

Cok zaman oldu yazmayali.Oraya buraya yazdimda bloguma yazmadim.
Gecen bir arkadasim yazsanizya okuyorduk dedi.
Bana da iyi geliyordu yazmak.
Evet evet yazmali tekrar ....
:)

13 Nisan 2010 Salı

TAM BİR YAŞINDAYIM

Dün gece İstanbul'da otel odasında önümdeki ders notlarını bir kenara bırakıp düşündüm ve çok gencim dedim.Tam bir yaşındayım.Hayatın başında:)

Sonra önümde duran Hayyam dörtlüklerinden rasgele kendim için bir sayfa açtım.Fazla söze gerek yok bu kadar denk gelebilirdi.



Dünya, yıldıramazsın beni ne yapsan ;

Ölümden de korkmam, er geç ölür insan.

Ölmemek elimizde değil ki bizim:

İyi yaşamamak beni tek korkutan.



Yerin üstüne baktım,uykuya dalmışlar;

Altına baktım,çürüyüp toprak olmuşlar.

Yokluk ovasında başka ne var ki zaten:

Daha gelmemişler var, gelip gitmişler var.